18 Nisan 2013 Perşembe

Seni lanet olası pislik

Sevgili günlük bugün büyük bir sessizlikle uyandım.O kadar büyüktü ki resmen evin her köşesini kaplamıştı.Hemen bişeyler yapmalıyım diye düşündüm ve müziği sonuna kadar açtım.Ardından salona kadar amuda kalkarak gittim.Çok heyecanlanmıştım ama eğlencemi bir kapı zili bölmüştü.Eğlencemin bölünmesini sevmem dostum,hemen gidip kapıyı açtım.Sesten rahatsız olan Rahmet amca beni uyarmaya gelmişti.Tehditkar tavırlarla salladığı parmağını tutup ağzıma sokup emmeye başladım ardından ıslattığım parmağını kulağına soktum.Aslında yaşlılara saygılı  bir insanım ama sabahın köründe gerçekten tam bir canavara dönüşmüştüm.Burnunun ucunu da bir elimle sıkmaya başlayınca Rahmet amca çılgınlar gibi ağlamaya başladı ve koşarak evinin kapısına doğru gitti.Kapıyı hızlı bir şekilde kapatıp kendimi balkona attım.Lanet olsun dostum artık bir suçluydum yaşlı bir insana karşı şiddet suçu işlemiştim.Şüphesiz ki Rahmet amca polislere çoktan haber vermişti.Polisleri sevmem dostum,yolda yürürken kimlik soran yunus ekiplerine evde unuttum dediğimde beni tokat manyağı yapmışlardı.
Bir yandan kendimi dizginlemeye çalışırken diğer yandan da apartmanın bahçesinde top oynayan çocukların gol yediğinde kaleciye sırayla kafa atmalarını izliyordum.Kaleci yediği her kafadan sonra daha  kolay gol yiyor ve daha çok kafa yiyordu ölmesi an meselesiydi.Balkonda etrafıma bakındım çünkü olaya bir şekilde müdahale etmeliydim.Balkondaki çekmecede patates ve soğan olduğunu gördüm tuttuğum gibi 2 şer 3 er çocuklara fırlatmaya başladım ancak bu çocuklar kaçın kurasıydı dostum.Her birisi yediği onca kafaya rağmen attığım patates soğanları havada yakalayıp bir hırdavat arabasına yükledi ve "battessss soğannn" diye bağırarak satmaya başladılar.
Sinirlendim ve içeri girdim tam televizyonun içine ayağımı sokmaya çalışırken tekrar kapı çaldı koşarak gittim delikten baktım gelen Rahmet amcaydı.Kapıyı açtım benden özür diledi bende kendisinden özür diledim ancak aklıma birşey takılmıştı Rahmet amca neden bu kadar kolay geri adım atmıştı ki? Elini öpmem için uzattığında öpermiş gibi yaparak rukûya yattım ve Rahmet amcanın yumurtalıklarını kavradım istiklal marşını söyle diye de bağırmaya başladım.
Rahmet amca o kadar sesli istiklal marşını okumuştu ki apartmandaki bütün sakinler kapılardan dışarı çıkmıştı ve olaya tanıklık etmişti beni polise Rahmet amca şikayet etmemiş olabilirdi ancak bu aşşağılık ve lanet olası komşular kesin polise şikayet edecekti...
1 saniyelik bir sessizliğin ardından benimle uğraşırsanız hepinizin sonu budur diye bağırdım ve Rahmet amcayı bıraktım.Hepsi ani bir hareketle içeri girdiler ve kapılarını kilitlediler.Sanırım işe yaramıştı artık bu konuyu sonsuza kadar kapatmıştım.11 numaradaki Necla abla asansöre bindiğinde sigortaları indirip 3 saat orda mahsur kalmasını sağladıktan sonra apartmanda çıkarttığım ilk olaydı,halbuki bina yönetici toplantısında bütün kekleri ve bisküvileri yememe izin verirlerse onları rahat bırakacağıma söz vermiştim...
Şartlar insanı gerçekten zorluyor dostum bugün verdiğim sözden döndüm ve artık eskisi gibi olamam...

2 Nisan 2013 Salı

Gemiye geri dönüş

Selam günlük
Birisi bana zaman makinasına sahip olduğunda n'aparsın dese sanırım kilitlenip kalırdım.Ancak birisi bana direk zaman makinasını verince işler değişti yaşadığım olayları tek tek anlatmam lazım.
Bu sabah Rober Hatemo'dan "Ne de güzel olmuşsundur beyazlar içinde sen" şarkısını bağıra bağıra söylerken uyandım.Gerizekalı mıyım?Sanırım evet...Kendime geldikten sonra salona gidip bilgisayarı açtım yaşadığım olaylardan sonra bugün çok sıradandı dostum ve ben sıradanlığa alışkın bir insan değilim.Anladım ki televizyon sektörü gibi internet sektörüde bitmiş eskiden internet çok zevkliydi dostum.Bilgisayarın başına bir oturdun mu saatlerce kalkmazdım.Ancak internette televizyon kanalları gibi bozmuştu artık.Sanki bilgisayarda bile izdivaç programları vardı ve ben izdivaç programlarını sevmem.İnsanlar evleneceği insanı kendi bulup aşık olursa evlenmeli, mal gibi pazardan almamalı...Aklımdan tam bunlar geçerken bir anda salonun ortasında benim gece pijamalarıma sahip ve silahlı bir uzaylı belirdi.Aslında bu ciddi bir sorundu ama kendimi gülmekten alıkoyamıyordum.Offf gerçekten çok komikti ve karnıma ağrılar girmişti.Ben gülerken uzaylı omzuma elini koydu ve bizi ışınladı.İnanamıyordum dostum tekrardan o uzay gemisindeydim.Yarım kalan bir işim vardı o gemide,öldürmem gereken bir uzaylı...

İlk başta neler olduğunu anlamamıştım ama üzerinde gece pijamalarım olan uzaylılar beni bir odaya götürdü işte ordaydı.En yetkili olan uzaylı ordaydı dostum.Ellerini beline koymuş,bisiklete benzeyen bir alete bakıyordu.Beni tekrar almalarının çok mantıksız olduğunu çünkü başka gece pijamasına sahip olmadığımı  açıklamaya başladım."Bu" dedi.Anlamsızca gözlerimi kısarak uzaylının suratına baktım.Suratına baktım çünkü ciddi bişey anlatıyordu ve üzerindeki elbiseleri her gördüğümde gülüyordum.Suratına odaklanarak bu sorunu atlatabilirdim.Bu bir zaman makinası dedi...

Zaman makinası mı? Vay be dostum yıllardır bütün insanların hayalini kurduğu alet bu muydu? Gerçekten bisiklete benziyordu bu uzaylıların tam bir dingil olduğunu bildiğim için test etmek istediğimi söyledim.Yetkili olan uzaylı lafımı keserek biz de seni bunun için getirdik dedi.Bu şeyi çalıştırmayı bir türlü başaramadık.Uzaylı daha  lafını bitirmeden atladım makinanın üstüne,çünkü o da benim lafımı kesmişti ve lafımım kesilmesinden hiç hoşlanmam dostum.Biraz inceledikten sonra pedalları çevirmeye başladım ve birden bire etraf bembeyaz bir ışıkla kaplandı.Lanet olsun dostum sanırım zamanda yolculuk etmiştim...
Dingil uzaylılar koskocaman bir uzay gemisi yapacak teknolojiye sahiplerdi ancak hiç hayatlarında bisiklete binmedikleri için bu şeyi çalıştıramamışlardı,bisikleti severim dostum ehliyet almadan kullanabileceğiniz bir taşıt.Beyaz ışık gittiğinde kendimi başka bir gezegende buldum burası dünya olamazdı çünkü denizler lavlarla doluydu.En azından camdan gözüken durum buydu.Arkamı döndüğümde doğum yapan bir uzaylı gördüm,bu uzaylı beni kaçıranların ırkındandı ayrıca doğumhanede bir sürü uzaylı vardı.Doğan uzaylıyı hemen havaya kaldırdılar ve işte gelecekteki komutanımız diye bağırmaya başladılar.Aradığım fırsat bu fırsattı dostum bu beni kaçırıp gece pijamalarımı çalan ve o süre zarfında beni çıplak bırakan dingil komutandı...
Bişeyler yapmam lazımdı hemen gidip çocuğu uzaylı doktorun elinden kaptım ve makinaya atladığım gibi o zamandan uzaklaştım.Kendi zamanıma tekrar dönmüştüm dostum ve yine uzay gemisine.Komutana çocuğu verip (yani kendi bebekliğini verip) işte bu,makinanın çalışmamasının sebebi bu dedim eğer bu çocuğu öldürürseniz artık sizin ırkınızda bu makinayı kullanabilir dedim.Dediğim anda komutan silahını çıkardı ve çocuğa 8 el ateş etti.Bu uzaylıların dingil olduğunu biliyordum dostum ama dediklerime bu kadar inanacaklarını da tahmin etmemiştim açıkçası.Yaklaşık 2 saniye sonra komutan ortadan kayboldu gerizekalı kendi kendini öldürmüştü ve bende intikamımı almıştım hemen zaman makinesine atladım ve 1 saat öncesine gittim artık evdeydim ve pijamalarımı giyen uzaylılarda artık yoktu kurt gibi acıkmıştım...