12 Eylül 2018 Çarşamba

Mavi Hap

Yine bir cumartesi sabahının verdiği güneş ışıklarıyla uyanıyorum bugün. Hafta sonu işe gitmek zorunda değilim, bu güzel bir şey.  Zombi artıklarını temizlemek artık o kadar yormaya başladı ki narin bedenimi, ellerim artık günden güne zombi pisliklerinin asidinden erimeye başladı. Bu lanet olası zombiler masa başında çalışmakta oldukça başarılı olmalarına rağmen, nasıl oluyor da kalkıp tuvalete gitmeyi beceremiyorlar? Bu sabah kahve içmeyeceğim. Her sabah koku duyumu köreltmek için kokladığım sarımsaklar burun deliklerimde kalıcı hasar bırakmakla birlikte tat alma duyumu da öldürdü sanırım. Kahvenin tadını alamıyorum. Kulbu kırılmış çekmecemden biraz sonra çıkartacağım altında nokta kadar delik olan çoraplarımı giyip dışarı çıkmak istiyorum. Hem belki Sait Faik de gelir. Bugün o da izinli. Geçen haftasonu birlikte lunaparka gitmiştik. 4 cücenin içeri girenleri korkutmaya çalıştığı korku treninde Sait Faik’in korkmamasına şaşırmamıştım. Ancak yüzündeki bu memnunsuz durum beni de derin düşüncelere resmen saplamıştı. Bataklık gibi batıyordum sürekli olarak. Nasıl bu hale geldik. 5 senedir bu dünyadan nasıl çıkamadık anlam veremiyordum. Doğduğum yerde, Rahmet amcanın yumurtalıklarını sıkarak ona istiklal marşını tersten okuturken, polislerin üstüme tükürerek beni öldürmelerine razıydım. Buradan çok sıkıldım. Sait Faik ile buluşmam gerekiyor.

Sıkışıp kaldığımız bu dünya sanırım geceleri rüyamda gördüğüm olaylar yüzünden. Her gece rüyamda uykumdan uyandığımı ve bana mavi bir hap içirdiklerini görüyorum. Bir sedyede uyanıyorum ellerimin ayaklarımın ve bağlı olduğunu farkediyorum. Ardından odadaki kapının üstünde bir kırmızı ışık yanıyor ve odaya yüzlerini henüz göremediğim ancak insan görünümünde olduklarını anotomilerinden anladığım, kokuları sürekli değişen dolayısıyla farklı kişiler olduğunu tahmin ettiğim varlıklar tarafından zorla mavi hap içmeye maruz bırakılıyorum. Bu bir döngü. 5 yıldır bu kapana sıkışmamızın tüm sebebi bunlar. Tahmin etmedikleri belki de tahmin edemekleri ise yaklaşık 1 haftadır bu mavi hapları içmeyip tuvalete götürdüklerinde ağzımdan lavaboya tükürmem. 1 haftadır sabahları uyandığımda daha dinç ve daha rahat hayal kurabilir durumdayım. Sait Faik’i bulmam gerekli. Evine gitmeliyim.


Artık otobüs kullanmayacağım. Hafta içi her gün mesai saatlerinde pisliklerini temizlediğim zombilerin kullandığı otobüslere binmek zoruma gidiyor. Ahırımdan atımı alıp öyle yola koyulacağım ancak bu vampir polislerinden sıyrılmanın bir yolunu bulmak zorundayım. Bunlar oldukça sinsi yaratıklar. İşlediğiniz ya da işleyeceğiniz en ufak suçu gerçekleştirmeden önce kokusunu alıp sizi enseleyebiliyorlar. Bu yüzden 1 hafta önce internetin derinlerinde ticaret gerçekleştiren gizli bir vampir düşmanı insan grubunun forum sitesinden aldığım kurtadamı, dışarıya salmak zorundayım. Böylece onlar kurtadam ile oyalanırken ben de rahatça atıma atlayıp Sait Faik’e gidebilirim.

Gözüm kararıyor, sanki pilim bitiyormuşçasına uyarı veriyor bedenim. Neredeyse atın üstünde uyuyakalacağım. Hangisi Sait’in eviydi? Hatırlayamıyorum. Gece içtiğim 22 bardak kımız mı beni bu hale soktu yoksa yine rüyamda gördüğüm o olayı yaşama saatim mi geldi? Sait, uyan yola çıkıyoruz. 

Sait? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder